
Türkler hakkında Lehçe deyimler
Merhaba, Genç Türklerim!
Her yazar sanırım yazısına böyle başlıyor galiba: bembeyaz bir sayfaya
bakıp ne yazayım diye düşünüyor.
İşte bu benim ilk yazım, kıymetli ve inatçı Berkman Dıraman tarafından
teşvik edildim haberiniz olsun.
Mesela – Lehçe deyimler ya atasözleri hakkında yazabilirsin diye önermişti
genç Türk. Lehçe – Türkçe ortak kelimeleri hakkında. Ama ben, ondan daha
inatçı olarak, Türkiye’ye bağlayan şeyler olsun diye düşünüp daha içerikli
bir şey ile başlama kararı aldım.
Lehçe deyimler olacak mı? Kesinlikle, olacak! Ancak biraz farklı ve özel
şekilde, çünkü anlatacağım deyimler Türkler hakkında olacak. Bazıları sizin
için çok şaşırtıcı olabilir, bazı ise komik. Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerinin
parçasını güzel bir şekilde anlatıyor ve Polonyalıların bakış açısını
gösterecek bu yazım siz değerli Polonyam.com takipçilerine.
Allah’a bin şükür, deyimlerde hiçbir çağdaş ırkçılık yok! O zaman
başlayalım!
1.) “Ala turka oturmak“ (“siedzieć po turecku“) ne demek biliyor musunuz?
Bağdaş kurup oturmak demek. Bunu ilkokuldaki spor derslerinde
öğretmenler öğrencilerden sürekli istiyor, işte tam o zaman bu deyimi biz de
öğreniyoruz, belki de ilk kez “Türk“ kelimesini keşfederek. Öyle görünüyor ki
eski Türkler böyle de sıkça oturmuş ki onları görünce Polonyalılar bu türlü
oturmanın bir Türk geleneği olduğunu düşünmüş, kim bilebilirdi ki bunu?
2.) “Siedzieć jak na tureckim kazaniu“ (“Türkçe hutbesinde gibi oturmak“)
demek hiçbir şey anlamamak demek. Türkler için Çince gibi olmak. Polonya
elçileri Türkçe’den tek bir şey anlamayınca, bu deyimi kullandığından eminim! 🙂
Özellikle ki bizim için Türkçe gerçekten çok zor bir dil! Yemin ederim, ilk kez
çevirisiz Türkçe sunumunda oturarak, tam işte bu deyim aklıma geldi!
Ancak bir akşam bir enstitüde, bambaşka bir konuşmada oturarak,
neredeyse herşeyi anladım – ne kadar mutluydum siz bile bilemezsiniz! En
sonunda diye düşündüm bu yedi zor yıl güzel bir meyve bana vermiş! Yine
de Türkçe’ye aşık olup ona yeniden bayıldım!
3.) Türkler hakkında en garip deyim şöyle – “być gołym jak święty turecki“
(“Türk hazreti gibi çırıl çıplak olmak“) Onun kaynağı son zamanlarda, Elif
Şafak’ın kitabını okuyarak, öğrendim. Kitabın tercümanı bu deyim nereden
geldiğini güzel anlatmış. Öyle geliyor ki eski Polonyalılar dervişlerinin tüysüz
ve kılsız vücütlerini görüp hayatlarının felsefesini öğrenince bu deyime
ulaşmış ki! Deyimin anlamı besbelli: çok fakir olmak, ta ki dervişin kendi
tüyleri bile yoktu!
Şimdi bir düşünün! Bu üç deyim toplayarak, böyle bir cümleye ulaşabiliriz:
“Hazreti bir Türk gibi çırıl çıplak Türkçe hutbesinde alaturka oturdum“ –
bunu diyene biz sadece geçmiş olsun diyebiliriz, di mi?
Tamam, arkadaşlar, ilk yazı için bu yeter, bence. Ünlü şairimiz, Wisława
Szymborska’nın Nobel ödülü konuşmasında yazdığı gibi, “bütün eksikliğe
sadece küçük dozajda dayanılabilmek mümkündür“. Kırık Türkçeme
bakmayın!
Peki, siz Polonyalı arkadaşlarınızın tarafından Türkler olarak hakkınızda
hangi yorumları duymuştunuz?
Polonyalılar hakkında herhangi Türkçe deyimleri var mı acaba? Ben de
bunu sizden öğrenmek isterim.
En yakın zamanda bu güzel sayfada görüşmek üzere!
Orhan